Öz farkındalık, canlının kendinin farkında olması… Hiç düşündük mü kendimizi nasıl biliyoruz ve yahut diğer canlılar da bizim gibi kendilerini biliyorlar mı? Peki ya empati yeteneğimiz? İnsanı, insan yegane özelliklerin başında bu geliyor. Kişi kendini tanıyor, tamam da diğer canlılar? Diğerleri ile aramızdaki keskin çizgi buradan mı kaynaklanıyor acaba?
O zaman öncellikle “öz farkındalığı” tanımlamakla başlayalım.
Kısaca; “var olduğumu bilmek” olarak tanımlanabilir. İnsanlarda bu genellikle iki yaştan sonra oluşur. İki yaştan önce bu durum en az düzeydedir. İnsan bebekleri aynadaki görüntüsüne karşı bir başka çocuğun imgesi olarak tepki verir ve ona dokunmaya çalışır. Aynı zamanda çocukların “ben” ve “benim” gibi kişi zamirlerini kullanmaya ve kendileri hakkında konuşmaya başladıkları gelişim aşamasıdır. Bunlar oluşmaya başlayan öz farkındalığın göstergesidir.
Gerçekten de düşündüğümüz zaman çocuklar belirli bir yaştan sonra kendilerini tanımaya başlıyorlar. Bunun zihinsel bir işlev olduğunu düşünürsek; beyinin belirli bir olgunluğa gelmesi gerektiğini çıkartabiliriz. Konumuza dönersek, bu durum normal olmayan çocuklarda nasıl işliyor?
Ciddi zeka geriliği bulunan çocukların çoğu, hangi yaşta olurlarsa olsun, önceden alıştırma denemeleri yapsalar bile aynada kendilerini tanıyamazlar. Yetişkin insanlarda farkı zihinsel hastalıklar nasıl etkiliyor bunu?

Bu tip yetişkin hastalarda da net şekilde kişinin kendini tanıma konusunda büyük bir sorun yaşadığını görüyoruz. Örnekle; aynada gördüğü kişi ile sohbet eden, aynadaki insanı içeri davet eden ve içeri gelmesi için aynanın olduğu kapağı açmaya çalışan hasta kayıtları çok fazla mevcut. Bu anlatılanlar Alzheimer içindi.
Başka bir beyin atrofisi* olan hasta ise;
Görünüşü, yaşı, geçmişi, eğitimi ve diğer yönleriyle kendisi ile tıpatıp aynısı olan başka bir kadının onun evinde onunla birlikte yaşadığına inanmaktaydı. Başka benzer beyin atrofisi olan bir vakada o kadını evinden kovmak için ona su ve sert cisimler fırlattığı gibi durumlar var. Alzheimer, Beyin atrofisi ve demans gibi hastalıklarda kişilikle alakalı gerçekten büyük sorunlar olduğu aşikâr. Bu hastalıklar ise genellikle Prefrontal Korteksi etkileyen hastalıklar.

Sadece insalara has mı?
Sadece insanlara has bir özellik mi öz farkındalık? Hayır. Yapılan deneyler bu durumun sadece insanlara has bir özellik olmadığını gösteriyor. Bunlardan; çok sayıda balık ve kuşa yapılan deneylerde karga grubundan saksağanda, fillerde, yunuslarda, bazı balinalarda ve bazı primatlarda gözlendi. Beyin gelişmişliği ile bir bağlantı var mı? Kesinlik yok. Öz farkındalık testlerinden en bilindik olanı ise yüze sürülen kırmızı bir boya ile yapılıyor.
Hayvanın yüzüne sürülen bir boyaya vereceği tepki gözlenmiş. Bu boyayı kontrol eden ve ayna karşısında yüzünü yoklayan hayvanlarda öz farkındalığın tespiti yapılıyor. Bazı yunus ve primat türlerinde bu durumun varlığı çok kısa sürdüğü gözlendi. Bu ne anlama geliyor? Aynada kendini tanıyabilmek gerçekten yüksek zihin işlevi gerektiren bir süreç. Özellikle primatlarda, balina ve yunuslarda olması da memeli beynine uygun bir özellik olduğunu gösteriyor.

En yakın kuzenlerimize gidelim. İnsanlar tarafından yetiştirilen ve işaret dili öğretilen bir orangutan kendisinden “ben” diye bahsetti. Şempanzeler ile olan fotoğraflarda kendini tanımayı öğrendiği ve enteresan şekilde insanlar tarafından yetiştirilen bir başka şempanzenin davranışı kayda değerdir. Bu şempanze; kendi resmini insan resimlerinin arasına koyarak kendisinin de bir insan olduğuna inandığını göstermiş, daha sonra diğer şempanzelerle karşı karşıya kaldığında diğer şempanzeleri “kara böcek” olarak nitelemiştir. Gerçekten çok ilginç… Yoksa hayvanlarda ırkçılık mı var?

Zihin Kuramı
Başka bir kişiye ilgi ve bakım göstermeniz o kişinin duygusal bakış açısını paylaşabildiğinizi yani empati yapabildiğimizi gösterir. Öz farkındalığı gördük de peki empatiyi yani başkasına karşı farkındalığı nasıl açıklayacağız? Öncelikle öz farkındalığın gelişmesi gerekli. Öz farkındalık gelişene dek başkalarına yönelik farkındalık gelişmez, çünkü referans noktamız olan kendi duygu ve düşüncelerimizin farkına varmaksızın başkalarınınkini anlayamayız. İnsanlarda bu beceri 4 yaşında başlar ve 11 yaşına kadar gelişmeye devam eder. Bunu test etmek için de Sally-Anne deneyi mevcut. Kişinin bir zihin kuramına sahip olup olmadığını ölçmekte kullanılır.
Sally&Anne deneyi kısaca şöyle; Sally gelip topu X kutusuna koyuyor ve odadan çıkıyor. Anne gelip topu oradan alıp başka bir kutuya koyup çıkıyor. Ve kişiye soruluyor. Sally geldiğinde topu nerede arayacak?
Tamam da bu testten çıkarmamız gereken sonuç tam olarak nedir?
Eğer denek, topu Sally’nin topu ilk koyduğu yerde değil de Anne’nin değiştirdiği yerde arayacağını söylerse bu kişide zihin kuramı gelişmemiş demektir. Fakat Sally topu ilk koyduğu yerde arayacağını belirtirse zihin kuramına ait demektir. Çünkü denek kendini karşısındaki kişinin yerine koyup düşünebiliyor anlamına gelir.

Sürekli olaylara diğer hayvanlar perspektifinden baktık. Bu konuda durum nedir? Bunu da hayvanların gösterdiği hareketlerde görüyoruz.
Örnekle; fillerde görülen bir davranış şöyle; ölmek üzere olan arkadaşı ile ilgilenmiş, ayakta tutmaya çalışmış ve ona su getirip içmesine yardımcı olmuştur. Goril ve şempanzelerde ise diğerlerini aldatma hareketi görülmüş. Besin kaynaklarının yerini kasıtlı olarak bildiği halde yanlış yerlere yönlendirmiş. Şempanzelerde ise üzgün arkadaşlarını sarılıp, öperek teselli eden binlerce vaka gözlemlenmiştir.
bkz. Bonobo ve Ateist
Başka bir örnekte ise; 3 yaşında hayvanat bahçesine düşüp bayılan çocuğu alan bir goril, görevlilerin alabileceği bir noktaya kadar götürmüş ve bırakmıştır.
“Diğer insanlara benzemenin nasıl olduğunu hayal edebiliriz, çünkü kendimiz olmanın nasıl bir şey olduğunu biliyoruz.”
Zihin Kuramı’nın seviyeleri
Şimdi öncelikle zihin kuramı dediğimiz “kendimizi karşı tarafında yerine koyup düşünme” yeteneği tek düze bir sistem değil. Nasıl mı?
Mesela Birinci Seviye Zihin Kuramı’nda kişi, karşısındaki gibi düşünebilecek zihinsel olgunluğa erişmiştir.
İkinci seviye Zihin Kuramı’nda kişi karşısındaki kişi gibi düşünüp, kendisinin de bunun karşısında nasıl düşünmesi gerektiğini düşünür.
Üçüncü seviye Zihin Kuramı’nda ise kişi ikinci seviyedekinin aynısını yapar üstüne bir de tekrar karşısındaki gibi düşünme yeteneğini sergiler. Aslında baktığımızda Zihin Kuramı başka bir yoldan Satranç gibidir.
ZİHİN KURAMI BOZULDUĞUNDA NELER İLE KARŞILAŞIRIZ?
Başkalarının ne düşündüğü ile ilgili düşünme becerisi, onu kazanan hominin türüne önemli evrimsel avantajlar sağladığı kaçınılmazdır. Avcı olarak, savaşçı olarak, üremek isterken hep bir avantaja sahip olacaktır. Çünkü eğer bir avcı iseniz; av olarak düşünmeniz ve onun açısından “ne yapardım” diye düşünmek size avantaj kazandıracaktır. Diğer bir bakış ise eğer avsanız, avcının yerine kendinizi koyarak kendinize avantaj sağlayabilirsiniz. Ya üremek? İşe yaramış ki bugün bu yazıları yazıp okuyabiliyoruz. Artık biliyoruz ki prefrontal korteks bizi insan yapan beyin alanlarının en başında geliyor. Ya burası zarar görürse?
“Prefrontal korteksin zarar görmesinin başkalarına yönelik farkındalığı azaltabileceğine ve dolayısıyla ‘işlevlerimizi neredeyse insan-altı bir düzeye’ indirgeyeceği tespit edilmiştir.” Bu da en gelişmiş zihinsel özellik olan empati yeteneğinin yitirilmesi anlamına geliyor.
Nöroloji’nin çok da ilerlemediği dönemlerde kadavralar üzerinde yapılan deneylerde görüldü ki prefrontal kortekste hiçbir şey yok. Tam anlamı ile hiçbir şey. Daha sonra hastalardan prefrontal korteksin alınması gibi denemeler yapıldı. Doğru ya… Zaten bir şey yoktu burada, olmasa da olurdu. Ne mi oldu? O kişiler tamamen hayvan seviyesine kadar indi ve bizi biz yapan o kıymetli özelliklerimizden arındılar.

Bu hastalarda;
- Zamanla problem çözme yeteneklerinde azalma
- Saldırganlıklarında çok ciddi azalmalar
- Aynı anda iki görevi yapma yeteneğinde azalma
- Amaçsız bir şekilde yaşamaya başlama gibi sorunlar ortaya çıkmaya başlamıştı.
Otizm’de ise; Otistik bireyler, bir başkasının bildiklerini veya beklentilerini göz önüne almaları gereken durumlarla ilgili özel bir zorluk yaşarlar. Prefrontal korteksin insan davranışları ve insan medeniyetleri ile ilgili ne kadar kıymetli bir işlevi olduğunu anlatmakla bitiremeyiz.
Buradaki gibi beyin evrimini çok iyi şekilde anlatan Beynin Evrimi ve Tanrıların Ortaya Çıkışı kitabını okumanızı öneririm.
Okuduğunuz için teşekkür ederim
[…] Kitap içerisinden bir sekansı okumak için; Öz Farkındalık Nedir? […]